Perge Antik Kenti

Perge Antik Kenti Antalya şehir merkezinin 17 kilometre doğusunda bulunan Aksu ilçesinde yer alır. Hitit Dönemi'nde varlığını sürdürdüğüne inanılan ve "Parha" diye bilinen kent Roma Dönemi'nde Anadolu'nun en düzenli kentlerinden biri olmuştur. Mimarisi ve mermer heykeltıraşlığı ile ünlü olan antik kentte yapılan kazılarda ortaya çıkarılan heykeller Antalya Müzesi'ni en önemli heykel müzelerinden biri haline getirmiştir.

Perge şehir planının esasını biri doğu-batı, diğeri ise kuzey-güney yönünde uzanan iki ana cadde oluşturmaktadır.15 bin izleyici kapasiteli tiyatro oldukça iyi korunmuştur. Oturma yerlerinin karşısında yer alan özenle dekore edilmiş iki katlı sahne binası M.S. 2'nci yüzyılda inşa edilmiştir. Buradan bulunan eserler günümüzde Antalya Müzesi'nde ‘Perge Tiyatrosu Salonu’nda devamlı olarak sergilenmektedir. Bu heykellerin mükemmelliği Perge heykeltıraşlığının eşsiz tarza sahip ekolünü çok güzel bir şekilde yansıtır. Antik Kent Perge’nin bir diğer temel yapısı olan stadyum, Türkiye’nin en iyi korunmuş stadyumlarından biridir. Tiyatronun kuzeyinde M.Ö. 2'nci yüzyılda inşa edilmiş olan stadyum yaklaşık olarak 12 bin izleyici kapasitelidir.

Kentin antik çağdaki heybetini yansıtan diğer sosyal ve kültürel yapılar arasında dikdörtgen planlı agora, yüksek kuleler, anıtsal çeşmeler, hamamlar ve sütunlu caddeler yer alır. Perge Hristiyanlık için de önemlidir. Hristiyanlığın en önemli figürlerinden biri olan Aziz Paul Perge'ye misyonerlik seyahatleri sırasında Aksu Nehri üzerinden varmış. İncil'de yazılı olmasından dolayı şehir ve akarsu Hristiyanlığın kutsal mekanlarından biri olarak kabul edilmektedir.


ASPENDOS

M.Ö. 6. yüzyılda Pers egemenliği altında bulunan Aspendos'un adı, M.Ö. 468 yılında, Eurymedon Nehri ağzında konuşlanan Pers donanmasının Atinalı Kimon’a yenilmesiyle öne çıkmıştır. Aspendoslular, M.Ö. 333’te kente giren Büyük İskender'e hileli yollarla direnmeye çalışsa da sonuçta teslim olmuşlar ve yapılan antlaşmaya göre şehirde yetiştirilen ünlü atlardan vermeyi ve vergi olarak yüklü miktarda altın ödemeyi kabul etmişlerdir. İskender'in ölümüyle kent, Helenistik krallıkların eline geçmiş; M.Ö. 133’te diğer kentler gibi Roma’ya bağlanmış; Roma egemenliği sırasında, 2. ve 3. yüzyılda büyük gelişme göstermiştir. Aspendos’ta bugün görülen ünlü yapıların çoğu, Roma Dönemi’nden kalmadır. MS 7. yüzyılda Arap akınlarından büyük ölçüde etkilenen Aspendos, 12. yüzyılda yöreye gelen Selçuklular tarafından alınmış ve tiyatronun bir kısmı saray olarak kullanılmıştır. 

KARAİN MAĞARASI

Türkiye'nin en büyük doğal mağaralarından Karain Mağarası; Antalya'nın 30 kilometre kuzeybatısında, Döşemealtı ilçesinin Yağca Mahallesi sınırları içinde konumlanır. Denizden yüksekliği 430-450 metredir.  

İnsanlığın karanlık bir dönemine ışık tutan Karain Mağarası yalnızca Anadolu değil, tüm dünya tarihi açısından önemli bir arkeolojik alandır. Günümüzden tam 500 bin yıl önce yaşamış; avcı ve toplayıcı yaşam sürdüren ve basit el aletleri üretimi gerçekleştiren insanın ilk atalarına ait izler, burada keşfedilmiştir. Dünyada Paleolitik dönemlerde kullanılmış mağaralar, bu dönemin yalnızca bir bölümüne işaret eden buluntulara sahipken; Karain Mağarası’nda Alt, Orta ve Üst Paleolitik dönemler, kesintisiz biçimde takip edilebilir.